Ben hep kaçıyorummm…
Özellikle son iki yıldır işim gereği çok fazla otele, caanım memleketimin güney kıyılarına, arada bir Avrupa ülkelerine, bir de can parçalarımdan birinin yanına okyanuslar aşırı.
En çok kendime kaçabildiğim yeri düşündüm ilk merhaba yazımda
Buldum!
Benim İzmir’im benim Çeşme’m benim mavim olmalıydı…
Evet o fanatik İzmirlilerdenim ben :)
Çekirdek değil çiğdem, domates değil domat diye ısrar eden, boyozun yağsızı olmaz bol yağlı olur ve mutlaka yanında fırında pişmiş yumurta ile yenir diye tuturan,
Sezen’in
İzmir’in kızları bir elinde de cımbızları
Dişidir, anadır, efedir gidinin tatlı huysuzları
Çıktılarmıydı ipek çoraplarla kordon boyuna
Savaşta da, aşkta da esaslıdır kadın duruşları
Hiçbir topuk tıkırtısı bu kadar
Davetkar çalamaz
Bir göz vuruşuyla yerle bir eder
Böyle bir şey olamaz ♫♬♪♫
Sözlerinin her bir kelimesini üzerine alınıp salım salım salınan o deli bozuk İzmirlilerden işte :)
Biz doymayız, doyamayız İzmir’i anlatmaya , burası bana dar gelir diye benim gibi başka şehirlere ülkelere gidenler özlemelere, anlatmalara doyamaz İzmir’ini .
Kısa bir dönem İzmir’de bulundu diye hayatında kordonda bi bira içmemiş ama İZMİRLİ! diye boy boy afişlerini bastıran kodamanlarımıza, İzmir’e okumaya gelip de ben de İzmirliyim diye saçlarını Karşıyaka’da denize savuran kızlarımıza da hafiften acıyarak bakarız biz :)
Ama içimiz ayrı acır bizim aslında;
90’larda “İzmir de köy bee” diye küçümseyen bir kısmın şimdilerde tek yaşanacak yer İzmir deyip en güzel köşelerini istila etmesine, çocukluğumuzun güzelim plajlarının rant kavgası içinde mahvoluşlarına, bi havlu atıp evden getirdiğimiz ekmek arası kızartma ( bol biber-patlıcan-sarımsaklı domates soslu) yediğimiz koylarda kalan gençliğimize takılır kalır aklımız.
Dünyanın neresine gidersek gidelim, Çeşme’de hep kendimize kaçarız biz, gelin İzmirli gibi yaşayın Çeşme’ye bekleriz bakmayın ukalalığımıza günbatımında iki bira içelim anlaşırız:)
“Dünyanın hiçbir yerinde İzmir’deki kadar güzel batmaz güneş” der ya Özdil , gerçektir o bak !
Batmaz batamaz bir türlü usul usul iner.
İster koş yakalayabilirmişsin gibi günü boyalık sahili boyunca, ister şarap kadehinden akustik yap dal derin hayallere hem burda kurduğun hayaller gerçek olur bak kesin bilgi!
Ya da git bi çomarla sarmaş dolaş ol birlikte bak o sonsuz ufka.
Olmadı atla velespitine Ilıca –Alaçatı dolan gel, boynuna sar bi şey ama o tatlı meltemi yerine deli rüzgarı da çıkmış olabilir o saatte dikkat et!
Sabah çok erken kalk lütfen, çarşaf gibi dediğimiz deniz her zaman olmaz, önce çıplak ayak yürü kumda 5-10 tur at ama en az 5 km olsun ya da giy lastik ayakkabıları ( evet bütün spor ayakkabıların adı lastik ayakkabıydı benim büyüdüğüm zamanlarda :) ) evlerin bahçelerindeki ağaçlardan incir toplamak için dur arada ve yine en az 5 km yürü gel sabah 8 olmadan döndün mü bak işte çarşaf gibi deniz atlaaa
Yüzerken mırıldan içinden ;
Meselem maviyle benim
Gök mavisi ol sonsuz
Deniz mavisi ol ya da derin…
Bakışların mavi olsun en okyanusundan
Masmavi gül ya da mesela
iyot koksun nefesin
Kapkara ne varsa hepsini örtecek kadar mavi ol işte…
Sabah yakalayamadın mı çarşaf halini denizin ? Akşam saati rüzgar mı çıkmış ? Olsun dalagalardan atlamacılık oyna yine mırıldan ;
Dalgalar kudursun dünya kudurmakta ki zaten ,
Olsun sen dik dur ,umutlu dur hep çocuk !
İlknur Atalkın