İstanbul’da yaşamaya çalışıyorsanız ve tatil için İzmir’den daha güneye seyahat edecekseniz, imkanları zorlayıp uçak ile gitmek bence en doğrusu. Yol, sıcak, yorgunluk, tatile geç başlama, bir sürü riskleri de beraberinde getiren bir başlangıç. Ancak araba kullanmayı çok seven ve her seferinde “abi ben 8 saatte Aydın otobanından girerim” muhabbeti yapan bir grupta olduğu muhakkak. Bir diğeri de keyifle yolculuk yapabilenler. Biraz daha 60-75 yılları arasında doğanlarda görülen bu özellik yol çeşmelerinde durmak, köylünün açtığı tezgahtan meyve almak, sanki ulaşacağı bir yer yok gibi orada sohbet etmek, 3 km’nin altındaki kahverengi tabelaları takip edip geçmişin izlerine dokunmak…
Erken saatlerde ( gece 4:00?) çıktık yola, 8 saatte Aydın otobanından ? girdik Datça yoluna… Ovabükü sahilinde sıralı pansiyonlardan Melinda pansiyonu seçmiştik önceden…
Siradan bir pansiyon sadece yatak vadediyor. Çocuklara uygun bir deniz ve sahil yok. 10 yaş altı icin çocuğunuza sahil keyfi yaşatamazsınız. Yetişkinler icin çok keyifli bir koy Ovabükü. Denizin 16:00-21:00 arası keyfi zirve… Konaklama fiyatları çok uygun .. Kesinlikle hesabı toplu adisyonda tutmayın. Geçirme psikolojisi maalesef Melinda için aktif. O yüzden tek öğün ödeyin ve konu balık-içki ise sipariş vermeden pazarlık yapın derim. Ürünler taze ve lezzetli, istediğiniz balığı bir gün önce söylerseniz pişirme konusunda çok başarılılar. Yanyana farklı kalitelerde 10-15 pansiyondan oluşuyor. Ev yemekleri, güzel pide çeşitleri bulmak mümkün. Datça Selimiye arası 1:30 saat.. Yolda kız kumunda yürüme şansınız var ve Turgut Köyü şelaleye gidip bir bira içmenizi de tavsiye ederim.
Selimiye…
Yazması zor, ömür verilir, tezkere bırakılır…
Bizi en çok etkileyen bütün köy ve burada yaşayanlar ile iç içesiniz. Balıkçılık sohbeti, çocukları, kadınlarının akşam oturmaları ile hemen yanıbaşınızdalar, gençleri zaten her mekanda çalışıyor.
İki günde bir parçası oluveriyorsunuz. Bir o kadar da saklı ve yalnız bir yer burası…
Hydas‘a gelipte burada kalmak istiyorum demeyen bir insan olma ihtimali cok zayıf. Burada olduğumu bilen tiyatrocu bir dostum aradı. Mükemmel bir insan ve öyle de bir yoldaş buldu kendine… Aşklarını yeşertmek için buraları seçmişler. Tam üç ay burada yaşamışlar… Heyecanla anlattı telefonda, içinin burayı tutkuyla özlediğini hissettim.
Denizi anlatamam, maviyi, derini, Hidayet’in Yerini, Ceri pastanesi, köy kahvesi ve mutlaka Mavi Pide köz patlıcan kuşbaşı.
Selimiye’de nerede kalınır derseniz? Losta Sahil Evlerinde kalınır. Mehtap gibi çok önemli bir dokunuş var. Eski bir bankacı, 5 yılda Amerika yaşamışlığın üstüne olağanüstü bir hayali gerçek kılmış… Detaylar ancak burada yaşayan ve bunun kıymetini bilecek bir ruhun eseri olabilir. Bir o kadar da deli ve cesur bir yürek olmak gerektiğini profesyonel hayattaki herkes çok iyi bilir.
İskeleye yat yanaşmasına izin vermemişler… Dokusunu bozmadan bütün konforu sağlamışlar.. Yerel bir ekip kurmuş, çok çalışkan ve mükemmel çocuklar…
Dünyayı gezen insanlar ve eski çağlardan gelen söylentilere göre, sanırım burası cennet denen yer olmalı…
Ne yapacağınızı düşünürken…
Saatlerce saatlerce yüzmelisiniz…
Yolgezer