(Edith Piaf- La vien rose eşliğinde okunması şiddetle tavsiye olunur. Aksi takdiri yasak ve sakıncalıdır)
Sarı sarı yaprakların hepsini üstüme başıma, kaşıma gözüme yapıştırıp ööle dolaşasım var! Yani nasıl seviyorum sonbaharı belli diil… Hele bi de aşıksam sonbaharda, ve hatta sonbahara; gün gün olmaz , tadından yenmez çikolatalı bir dondurma olur sokaklarda seke seke yediğim… Kaçasım geliyor, dahaaa sonbahara, hatta dahaa sonbahara! Kolumda, aşktan sepetlerle, içi bi şişe şarap ve elbet peynirle… Daha sonbahar neresi olur ki ?
-Küçük Hanım benimle sonbahara kaçar mısınız? En sonbahara hem de! dese…
Hafif hafif yağmur yağsa mesela… Islanmış sarı , turuncu yapraklar sokaklara yapışmış olsa! Ay, bulutların arkasına saklansa, yıldızlar küsse yağmura, gökyüzü birden karman çorman olsa mesela… Sokakta Fransızca bi şarkı çalsa eski bi gramafondan. Acaba İtalyanca mı olsa? Hangisi daha fazla gırtlaktan söylüyor ve içimi ısıtıyorsa o olsa mesela… Paris ya da Venedik olsa… Hangisi aşkı daha gırtlaktan söylüyorsa… Hangisinde sokak lambaları her köşe başını tutttuysa o olsa mesela…
- Küçük Hanım benimle dans eder misiniz? dese…
Kendimi onun kollarına bıraksam…
Bir gramafon eşliğinde , ıslanmış sarı, turuncu yaprakların üstünde , topuklarımızla çıkarttığımız aşktan seslerle, yokuş aşağıya dans etsek, sonbaharla dans etsek mesela… Her adımda yerdeki damlalar yerçekimine inat yukarıya koşsa, her adıma daha yukarıya hem de… Yağmur üstümüze yağsa… Mini mini yağsa! Burnumdan bir damla dudaklarıma düşse. Beni dilini bilmediğim bir ülkenin, en sonbahar vaktinde dudaklarımdan öpse… Zaman dursa, sokaklarını hiç bilmediğim bir ülkenin , ezbere ağacını bildiğim sonbahar yapraklarının üzerinde yağmurla aşk yağsa üstümüze…
Bi anda o da dursa zamanla birlikte, ceketini çıkartıp o şehrin bilmediğim yağmurlarına karşın, ceketini şemsiye yapsa mesela…
Islanan saçlarım ceketine karışsa, ceketindeki ”o” kokusu saçlarıma sinse… Tüm Paris biz koksa… Yoksa kokan Venedik mi olsa?
Bir sonbaharda, ve hatta en sonbaharda, gramafonda bağıran bi şarkı eşliğinde , ellerimizi şehrin duvarlarına süre süre yürüsek, şaraptan sarhoş kahkahalarımız kaçtığımız o şehre yankı olsa… Aah aşkımız… Aşkımız, sonbahar yapraklarında adımızı saklasa… Şehir hep sonbaharda kalsa… Biz hep dans etsek…
Önce bir adım öne
Sonra iki adım geriye
Islak yapraklar
Elimi sıkıca tutsa
Dönse etrafımda çapkın
Kollarına uzansam
Bir adım öne
İki adım geriye
Geride aşktan şehirler bıraksak
Her yer sonbahar koksa…
RuhumHep4Mevsim