Akdeniz’e Nazır Bir Medeniyetler Beşiği; Bu sefer kültürlerin bir arada yaşadığı, geleneği ve moderni birleştiren büyülü topraklara yolculuk ediyoruz.
Lübnan; tarihi yapıları ve küllerinden doğan vakur güzelliğiyle bizleri karşılayacak. Akdeniz’in engin mavisini karşılayan göz kamaştırıcı sahilleri, tarihin derinlerine doğru yola çıkmaya fırsat veren antik kalıntıları, şehrin büyüsüne kapılmamıza neden olacak mimarisiyle Lübnan'ı adım adım gezeceğiz.
Lübnan’ın başkenti Beyrut, Lübnan Dağı ile Akdeniz’in suları arasında, güleryüzü ve hızlı kent yaşamıyla bizlere merhaba diyecek. Yerel mutfağın lezzetlerini tadabileceğimiz mekânların rengârenk ve kıpır kıpır dokusuna kapılmamak elde değil. Zamanın yıkımlarına meydan okuyan bir şehir olan Beyrut, doğu-batı sentezi kavramının cisim bulmuş hali gibi. Camileri, müzeleri ve sahilinde yapılacak yürüyüşleriyle şehrin atmosferine karışırken Lübnan tarihinin soluğunu da duyumsayacaksınız. Şehrin en önemli caddelerinden ve alışveriş noktalarından biri olan Rue Hamra’da gezinirken soluğu cadde boyunca görebileceğiniz hoş kafelerden birinde alabilir, kendinizi René Mouawad Bahçesi’nde yeşilin sakinliğine bırakabilirsiniz.
Elbette gezimizde antik dönemi keşiflerimizde olacak. Başkent Beyrut’un dışına çıktığımızda bizleri sayısız kültürel durak bekliyor olacak. Baalbek’te Bekaa Vadisi’nde yer alan Roma İmparatorluğu’na ait kalıntıları görmek geçmişin mimari dokusunu hissetmenize ve bu yapıların muazzam görüntüsüne hayran kalmanıza neden olacak. Jüpiter ve Bacchus Tapınakları arasında tarihin içinde gezinecek, yazın Uluslararası Baalbek Festivali’ne ev sahipliği yapan bölgede antik şehrin nasıl canlandığına tanık olacaksınız.
Antik bir liman olan Biblos ise tarihi balıkçı sahili, Lübnan mutfağının eşsiz lezzetleri ve taş yapılardan oluşan kendine has mimarisiyle sizi büyüleyecek.